Kıvılcım'dan Alev'e...

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Yeni Nesil Biyonik Göz



ABD’li bilim insanları, ışık enerjisiyle çalışan biyonik göz geliştirmeyi başardı. Stanford Üniversitesi’ndeki bilim insanları tarafından geliştirilen bu göz mevcut göz protezlerinde ki batarya kullanımını sona erdireceği gibi, çok daha iyi bir görüş yeteneği kazandıracak.

Hastanın takacağı özel gözlükler sayesinde kızılötesi ışını göze yönlendirecek ve protein bu şekilde devreye girecek. Bu şekilde görme engelli kişiye görüş için gerekli bilgileri iletecek Bu biyonik göz, retinanın arkasına yerleştirilen parça bir solar panel gibi çalışıyor. Görme engelli kişinin takacağı kameralı gözlük ile kişinin önündeki görüntüyü kaydedecek ve retinadaki çipe yakın kızılötesi ışın gönderecek. 

Böylece, sinirlere aktarılan elektrik sinyali oluşacak. Bu yöntemin kullanılmasının nedeni, doğal ışığın protezi çalıştırmak için gereken enerjinin sadece binde birini veriyor olması. Araştırma ekibinde yer alan bilim insanları, “Fotovoltaik protezin ince ve kablosuz olması, protezin yerleştirildiği ameliyat sürecini çok daha kolaylaştıracak... Retina hastalıkları nedeniyle görme yeteneklerini kaybeden hastalar, yeni protez sayesinde yeterli görüş yeteneği kazanacaklar” açıklamasını yaptı. 

Biyonik göz henüz insanlar tarafından denenmedi, önce fareler üzerinde test edilecek. İskoçya’nın Strathclyde Üniversitesi’nden Dr. Keith Mathieson, “Yaşla bağlantılı maküler bozukluk tıp dünyasının önemli mücadelelerinden biri ve yaşlanan nüfus arttıkça daha sık rastlanıyor... Nakledilmesi kolay kablosuz protezler, verdiğimiz mücadelede önemli bir yer tutuyor. Biyonik gözün, yakın kızılötesi ışınlarla görüntü elde ediyor olması, cihazın görselliği işlemede önemli rol oynayan doğal göz hareketlerinden faydalanabileceğini gösteriyor” ifadesini kullandı.

Kısmi Kaynak : NTVMSNBC


Haber : Mikail Bayram (Denizli)

BİR 19 MAYIS!!!


BİZE BU VATAN TOPRAĞININ ÜSTÜNDE ÖZGÜRCE YAŞAMAYI BAHŞEDEN; 

BAŞTA LİDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E, ONUN DEĞERLİ ARKADAŞLARINA VE KANIYLA BAYRAĞIMIZA RENK VEREN AZİZ ŞEHİTLERİMİZE BORÇLU OLDUĞUMUZUN FARKINDALIĞI BİZİM ÇALIŞMALARIMIZDA Kİ EN BÜYÜK GÜÇ KAYNAĞIMIZ OLMUŞ VE OLACAKTIR...

19 MAYIS MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMINI KUTLARIZ...


KIVILCIMLARINIZ, ALEV OLMAMIZDAKİ EN BÜYÜK ETKENDİR...
TEKNİK TEORİ BİLİM AİLESİ

15 Mayıs 2012 Salı

5. NESİL SAVAŞ UÇAĞI; F-35 MÜŞTEREK TAARRUZ UÇAĞI (JOİNT STRİKE FİGHTER)


F-35 Lightning II (Yıldırım II) (Joint Strike Fighter / Müşterek Saldırı Uçağı), savaştaki her amaç için farklı uçak geliştirmenin masraflı olmasından dolayı tek bir uçağın tüm görevleri yerine getirmesi amacıyla tasarlanan bir savaş uçağıdır. Aynı zamanda ABD’nin son insanlı savaş uçağı projesidir.


F-35 Savaş Uçağı Projesi ABD ve İngiltere önderliğinde ve Türkiye, İtalya, Hollanda, Avustralya, Kanada, Danimarka ve Norveç’in bulunduğu 9 ülkeden oluşan konsorsiyum(şirketler birliği) tarafından yürütülmektedir. Bu 9 ülkenin almayı planladığı toplam savaş uçağı sayısının 3 bin 140 olduğunu açıklandı.

Artan maliyet yüzünden sıkıntılar yaşayan F-35 projesi buna rağmen gelişmiş özellikleriyle dikkat çekmeye devam ediyor.

F-35 projesi kapsamında üretilmesi planlanan üç ayrı tip uçak bulunmaktadır.

·         F-35A, Geleneksel kalkma ve inme (CTOL)
·         F-35B, Kısa kalkış dikey iniş (STOVL)
·         F-35C, Uçak gemileri için tasarlanmış (CV) sürüm.


F35’İN GENEL ÖZELLİKLERİ

- Uzunluk: 15.37 m.
- Yükseklik: 5.28 m.
- Kanat açıklığı: 10.65 m.
- Boş ağırlığı: 13.170 kg (A)
- Yüklü ağırlığı: 20.100 kg
- Azami Kalkış Ağırlığı: 27.200 kg

Projenin ana üstlenicileri Lockheed Martin, Northrop Grumman ve BAE Systems şirketleridir.

Lockheed Martin’in F-35 (Joint Strike Fighter-Müşterek Taarruz Uçağı) ekibi ilk uçağın montajını tamamladı. Yer testleri için fabrikadan çıkartılan F-35’in konvansiyonel kalkış ve inişten oluşacak ilk uçuşunun sonbaharda yapılması planlanıyor. 19 Şubat’ta tamamlanan üretim programının, kapsamlı bir tasarım güncelleme, montaj kesinliği ve yenilikçi üretim süreci olduğu açıklandı.

 
Uçak, ilk aşamada kapsamlı yakıt sistemi denetiminden geçeceği yakıt tesisine götürüldü. Yakıt sistemi testlerini, yapısal testler ve yer titreşim testleri izleyecek. Motor testleri bahar sonunda, pist testleri ilk uçuştan önce gerçekleştirilecek. Lockheed Martin, F-35’i endüstriyel ortakları Northrop Grumman ve BAE Systems ile birlikte geliştirdi. Proje kapsamında, birbirlerinin yerine kullanılabilen iki ayrı F-35 motoru geliştirme konusunda yürütülen çalışmalar tamamlandığında, F-35 bugüne kadar uçan en güçlü tek motorlu taarruz uçağı olacak. 


Joint Strike Fighter programı Başkan Yardımcısı Tuğgeneral C.R. Davis, “Henüz programın başındayız ve yapacak çok işimiz var, ancak F-35'in uçuşa hazır hale gelmesi çok önemli bir kilometre taşı “açıklamasını yaptı. 


Süpersonik, çok fonksiyonlu beşinci nesil bir casus taarruz uçağı olan F-35 artık yaşlanmakta olan AV-8B, A-10, F-16, F/A-18 Hornet ve Birleşik Krallıkta kullanılan GR.7 ve Harrier uçaklarının yerini almak üzere tasarlandı.

PEKİ TÜRKİYE’NİN PROJEYE BAKIŞI NEDİR?
--Türkiye ile ABD arasında Ortak Taarruz Uçağı Projesi'nde yazılım krizi baş gösterdi. 

--Türkiye, 11 milyar dolar ödemeyi planladığı F-35 uçaklarının yazılım kodlarını ABD şirketi Lockheed Martin'den istedi, ancak cevap alamadı. 

--Türkiye, ABD ile F-16 uçakları için de benzer sorun yaşamıştı. Bu nedenle işi sıkı tutan Türkiye şimdi F-35 alım kararını gözden geçiriyor. 

--Türkiye 2020 yılında tümüyle envanterden çıkarmaya hazırlandığı F-16 uçaklarının yerine yeni savaş uçağı için arayışını sürdürüyor. 

--Locheed Martin'in geliştirdiği 'ortak taarruz uçağı' olarak bilinen F-35'ler şimdilik en güçlü aday olarak görünüyor. 

--Türkiye, geliştirme çalışmalarına 175 milyon dolar ödeyerek proje ortağı haline geldiği uçakların alımı için ön araştırmalara başladı. 

--Locheed Martin F-35'lerin yazılım kodlarını Türkiye'ye göndermiyor 

--Alım kararı vermeden önce Locheed Martin firmasına, F-35 uçağının en önemli bölümünü oluşturan yazılım kodlarını verip vermeyeceği de soruldu. Bu kodlar uçağın en kritik sistemini oluşturuyor ve yazılım kodları verilmediği sürece uçaklarla istenilen tüm görevleri yapmak mümkün olmayacak. 

--Firma Türkiye'nin bu isteğine uzun süredir yanıt vermiyor. Bu durum Ankara'da kodların verilmeceği biçiminde yorumlandı. 11 milyar dolar maliyet getirmesi beklenen projede yazılım kodlarının alınamaması ciddi sorun yaratacak. 

--120 uçak almayı planlayan Türkiye, yeni seçenek arayışlarını da sürdürüyor. 

--Yazılım kodları nedeniyle F-16'larda sorun yaşanmıştı 

--Türkiye, yazılım kodları konusunda daha önce de iki ciddi sorun yaşadı. F-16 uçakları NATO yazılımına sahip olduğu için Türkiye, bu uçakların dost düşman tanıma sistemlerinde değişiklik yapamadı. 

--Uçakların Ege'deki Yunan uçaklarını sürekli dost olarak algılaması sorun yaratıyordu. Sorun uzun görüşmeler sonrasında yıllar sonra ancak aşılabildi. 

--Saldırı helikopteri ihalesinde de aynı sorun yaşanmış ve ABD şirketi Bell Textron helikopterin görev bilgisayarının yazılımının Türkiye'de yapılmasına yanaşmamıştı. Türkiye, bir dizi sorun sonrasında bu helikopterleri seçenek dışı bırakmıştı.


 UMARIM…!!! Dünyanın en büyük savunma ve havacılık projesi olarak değerlendirilen ve önümüzdeki 40 yılın taarruz uçağı olarak öngörülen "Müşterek Taarruz Uçağı" (Joint Strike Fighter) projesi insanlığa ve ulusumuza yararlı olur.






Saygılarımla
Kamil Yasin KARPUZ

14 Mayıs 2012 Pazartesi

New Mexico'da Hayalet Kasaba!

ABD’li bilim insanları, 35 bin nüfuslu olacak şekilde tasarlanacak olan yollara, evlere ve işyerlerine sahip, her işini kendi yapabilecek bir kasaba inşa edecek. Sadece bilimsel araştırmalar için kullanılacak olan kasabada hiç insan yaşamayacak ama otomatik çalışan cihazlar ve otomobiller olacak. Yenilenebilir enerji, akıllı trafik sistemleri ve yeni nesil kablosuz ağlar gibi altyapı projelerini denemek için kullanılacak. ABD’nin New Mexico eyaletinde inşa edilecek olan Yenilik, Teknoloji ve Test Merkezi Alanı (Cite) adını taşıyan projenin maliyeti ise bir milyar dolar.




Haber : Mikail Bayram (Denizli) 

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Füze Güdüm Sistemleri Yazı Dizisi: ALMAN V-1 FÜZELERİ VE 1-TEL GÜDÜM



Daha önceki iki yazım aslında hazırladığım bu yeni yazı dizimin girişini oluşturmuştu. Alman Schwerer Gustav’larına karşılık yine aynı savaş meydanlarında Almanlara karşı kullanılan Katyuşa’lar günümüz modern füze teknolojisine dedelik etmelerine rağmen, gelişim konusunda eksik ve düşmanı caydırıcı yapısı düşük olan savunma silahlarıydı.

Fakat tekrardan aynı dönemlerde karşımıza çıkan Alman yapımı V-1’ler için aynı durum söz konusu değildi. Ünü Londra’ya kadar ulaşan bu silah, önümüzdeki süreçte modern teknolojiyi de yanına alarak daha çok yol kat edeceğinin sinyallerini vermişti…

V-1 sistemini biraz incelersek,

Esas ismi Vergeltungswaffe 1’dir. Almanca sözcüklerden de yola çıkılarak, Vergeltungs’un Misilleme ve Waffe’ninde Silah anlamında olduğunu görmekteyiz. Bir tür misilleme silahıdır. Uçan Bomba adı ile de anılır. Kendisine bu ismi veren Bomba sisteminin bir uçak gibi çalışmasıdır. Aynı uçaklarda olduğu gibi bir adet basit Pulse* motoruna ve iki adet kanatçığa sahiptir. Seyir füzelerin atası olarak anılır.  

Alman V-1 füzelerinin yapımındaki ilk amaç insan, uçak, fazla yakıt ve mühimmat kaybını önlemektir. Almanlar bu füzelerden Londra semalarına 40.000 adet bırakmış bunlardan da 10.000 adedi (yaklaşık olarak) daha önceden hedeflenen yerlere ulaşmıştır. Yine aynı füzelerden Belçika’ya da 10.000 adet atıldığı söylenmektedir. (1941)

Özellik Bakımından V-1

Uzunluk                      : 8 metre
Kanat Açıklığı            : 5,3 metre
Ağırlığı                       : 2.150 kg

Seyir (Kruz) füzelerinde de aynı V-1 gibi kaldırıcı kuvvet kanatlardadır. (Amerikan Tomahawk ve Alman Taurus KEPD350 bunlara örnek verilebilir.)

Bu tip füzelerin amacı yüzlerce kilometre uzağa nükleer bomba veya parça tipi patlayıcılar taşımaya yarar. Gelişmiş Kruz füzeleri, Süpersonik veya yüksek ses altı hızda ilerleyerek ve alçak istifadan uçuş yaparak, radarlara yakalanmama özelliğine sahiptirler.  
İşte o kıvılcım V-1’in hedef bulması için geliştirilen bir sistemde, yani füze güdüm sistemlerinde saklıydı.

Çalışma prensibi gayet basittir. Uçuş mesafesi pervanenin dönmesinden hesaplanır. Bomba hedefe ulaştığında motor kapatılır ve güçsüz kalan V-1’ler hedefine doğru dalışa geçerler, bu sayede istenilen hedef vurulmuş olur.

İnsansız olmasından dolayı, “İnsansız Hava Aracı” sıfatı alması gereken füzeler, gözetleme görevi değil de saldırı amacıyla üretildiklerinden dolayı bu grup içine dâhil olmazlar.
 
GÜDÜM SİSTEMLERİ

Güdüm sistemi, bir füze, uydu, roket, uçak, helikopter, gemi veya benzeri aracın, iki veya üç boyutlu ortamdaki bir konumdan ayrılarak arzuladığı bir başka konuma ulaşabilmesini sağlayan elektromanyetik aygıt veya aygıtlara verilen isimdir.**

İnsansız sistemlerin kullanılması anlamına da gelir.

Örnek olarak V-1’lerin güdüm sistemleri, Manyetik Pusulalar ve Jiroskoptur***.  

Özellikle askeri alanda füzelerde yön ve hedef tayini açısından önem arz eden bu sistemler birkaç yöntem altında başlıklanabilir.

1-      Tel Güdüm
2-      Radyo Dalgaları ile Güdüm
3-      Lazer Güdüm
4-      Isı Güdüm
5-      Radar Güdüm

Bu yazıda Tel güdümü inceleyeceğiz.

Tel güdüm,

Bu sistemde füzeye bir tel bağlıdır. Operatör optik cihazlar yardımıyla füzeyi takip ederek kumanda eder. Olumsuz yönü, Operatörün hem füzeyi hem de hedefi takip etmesidir. Gece veya sis gibi şartlarda bu kontrol zorlaşır. Görüş mesafesi düşerek operatörü savunmasız durumda bırakır. Günümüzde basit ve ucuz olduğundan dolayı, en yaygın olarak tanksavar füze sistemlerinde kullanılır. Almanların Kobra ve Amerikalıların Tow gibi…

   
Gece görüş cihazlarının ek aparat olarak monte edilmesi ve optik cihaz gelişimi ile günümüzde bu sistemler daha kullanışlı hale getirilmeye çalışılmaktadır.

Not      : Her ne kadar teknoloji gelişimine değişik bir boyuttan önemli yollar açsa da savaş gerekli olmadığında katliamdır ve bu tip silahların yalnızca savunma amaçlı kullanılarak kalmasını ümit ederim.


*Pulse Motoru :       Jet motorlarının en basiti sayılabilir. Yanma sonucu oluşan etki ile çalışır. Bu tip motorlar az hareketli parçalar içerir.

**Kaynak       :           Vikipedi

***Jiroskop    :           Yön ölçümü ve ayarlanmasında kullanılan açısal denge ilkesinin korunması prensibine uygun çalışan cihazdır. Fizik kuralları ve açısal momentum ilkesine dayanır.        


Saygılarımla,
Adil Can Kavcar

11 Mayıs 2012 Cuma

MPS’İN İNSANSIZ ÜRETİMDEKİ YERİ YAZI DİZİSİ (2)






2-Test Station (Test İstasyonu)
  Test istasyonu ne yapar?       
Test istasyonu  parçaların çeşitli özelliklerini algılar. Bu bir optik sensör yardımıyla ve bir kapasitif sensör ile sağlanır. Böylece iş parçalarını ayırır. Bir sensör doğrusal bir silindir üzerinden önce çalışma alanın boş olup olmadığını izler. Bir analog sensör, iş parçasının yüksekliği ölçer. Sağlam ve arızalı parçaları ayıran istasyon, sağlam parçaları üst kızağa arızalı olanları da alt kızağa gönderir.
 Bu istasyonda bir adet basınç ölçer, bir adet asansör yani çift etkili silindir(piston), 2 adet kızak, sensör ayar konsolu, valf ve konektör vardır. Ek olarak ön panel ve PLC yer alır.



3- Handling Station(Taşıma İstasyonu)

Taşıma İstasyonu Ne yapar?
Bir optik sensör ile parçanın varlığı algılanır ve pnömatik bir tutucu ile parçalar alınır. Tutucu parçanın siyah ya da siyah farklı olduğunu algılar ve birbirinden ayırır. Bu ölçüte göre farklı kızaklara iletir. Eğer bu istasyon farklı istasyonlarla birleştirilirse başka bir istasyona aktarılabilir.
Handling station da yine bir basınç ölçer, bir taşıma kolu(bu çift etkili silindirle sağlanır), tutucu kolda bir adet tek etkili tutma kolu vardır(Kolun ucundaki el ise çift etkilidir) ,2 adet kızak,parçanın varlığı algılayan optik sensör, valf ve konektör den oluşur. Yine bir ön panel ve arkasında bir siemens S 7-300  PLC yer alır.



4- Final Sorting Station(Final Sıralama İstasyonu)

sorting istasyonu ne yapar?
Bu istasyon üç çeşit parçayı sıralar. Bir sensör ile parçanın siyah, kırmızı veya metal olup olmadığını algılar.
Örneğin; siyah ise 1. Kızağın, kırmızı ise 2. Kızağın, metal ise 3. Kızağa düşer.
Bu istasyonda ek olarak bir bant sistemi vardır.3 kızak ve kızakların kapakları vardır.



5-Robot Station ( Robot İstasyonu)


Robot istasyonu Ne Yapar?
Parçaların nakliyesi ve montajında kullanılır. Robotun tutucusu parçanın siyah yada olmadığını algılar. Burdaki robotun modeli RV-2SDB dir. Festo robotudur.
Buradaki sistem ise  robot kol, 2 adet magazin, 1 kızak,valf ve konektörden meydana gelmiştir. Ön panel yerine robot kontrol ünitesi yerleştirilmiştir.


Saygılarımla 

Fatma Çinay

10 Mayıs 2012 Perşembe

PROTEİN'İN SPORCUDA Kİ ÖNEMİ


Proteinler

Proteinler organizmaların ihtiyacı olan besin maddelerinin en önemli bölümünü oluştururlar. Karbonhidratlar aktüel enerji taşıyıcı, yağlar depo maddeleri, proteinli maddeler ise organizmanın temel yapı taşıdır. Besinlerden alınan protein sadece hücrelerde vücut için özel doku ve organ proteinleri yapı taşı olarak kullanılmaz. Hormon, enzim ve bağışıklık maddeleri içinde hammadde olarak görev almaktadır. Yani proteinler metabolizmada direkt olarak rol oynar. Organizmada birçok değişik proteinler bulunur. Bunlar sadece cinse özel değil, ayni cinsler arasında organlara da özeldir. Yani ayni organizmada çeşitli organlardaki proteinler birbirlerinden farklıdır.

Proteinlerde yağ ve karbonhidratlarda ki ayni elementler,karbon,hidrojen ve oksijen bulunur.Fakat proteinlerde karakteristik olarak azot ve bazen de kükürt vardır.Proteinler yapı taşları olan aminoasitlerin bir araya gelmesi ile oluşan büyük moleküllü bileşiklerdir.22 farklı amino asidin değişik kombinasyonu ile doğada milyarlarca değişik protein sentez edilmektedir.


Esansiyel aminoasitle vücudun kendisinin imal edemeyip dışarıdan besinlerle almak zorunda olduğu amino asitlerdir. 

Bunlar; valin, Izoloysin, Löysin, Fenilalanin, Triptofan, Lisin, Metiyonin ve trionin dir. Organizmanın protein ihtiyacı daha çok esansiyel aminoasitler üzerine kuruludur.Bir proteinin Biyolojik değeri yani besleyici değeri bileşimindeki amino asit türüne bağlıdır. Biyolojik değer: sindirim kanalından emilen vücut proteinine dönüşme oranıdır.Yani biyolojik değer besin proteininin ,insan vücudu proteinine ne kadar çabuk değişebileceğinin ölçüsüdür.En yüksek değere sahip protein yumurta akı proteinidir.Yumurta akı proteininin biyolojik değeri 100 olarak kabul edilir ve diğer proteinler buna oranlanır.

Proteinlerin organizmadaki fonksiyonlari

1-Vücut dokularının onarım ve yapımında kullanılmak(Önce onarım sonra büyümede kullanılır.
2-Enzim hormon gibi yaşamsal olayları düzenleyen kimyasal regülatörlerin bileşimine girmek
3-Vücuttaki asit baz dengesini normal dengede tutmak için tampon vazifesi görmek
4-Kalıtsal faktörler için kromozom ve genlerin yapısında bulunmak
5-Kasların kontraksiyonunda görev almak
6-Hücrelerle hücreler arası sıvılar arasında besin unsurlarının değişimine yardım ederek ödemlere sebebiyet veren sıvıların anormal bir şekilde toplanmasına engel olmak
7-Enerji veren diğer besin unsurları(Karbonhidrat ve yağ)yeteri kadar alınmazsa veya diyetle fazla protein alınırsa enerji sağlamak.

Sporcu beslenmesinde günlük protein gereksinimi

Vücuda alınan proteinler sindirim sisteminde aminoasitlere kadar parçalanırlar.Bu amino asitler yukarda bahsettiğimiz işlevlerde kullanılmaktadır. Sporcuların,spor yapmayan kişilere göre daha gelişmiş bir vücut yapısına sahip oldukları bir gerçektir.Kasların yapısını proteinler oluşturur. Buda sporcuların daha fazla protein almaları gerektiği fikrini doğurabilir. Ancak Kasların %70 i sudur. Su dışındaki ağırlığın ancak yarısını proteinler oluşturur.

Kaslardaki protein oranını koruyabilmek için günlük kullanılan protein kadar alınması gereklidir. Günlük kas çalışmasındaki artışla birlikte protein gereksinimi de artar.

Sağlıklı bireylerde her kilogram vücut ağırlığı başına 0.8-1.1 g protein yeterli iken sporcularda bu oran 1.5-2 grama kadar yükselir. Yani günlük alınması gereken enerjinin %15-20 sinin proteinlerden gerekir. Büyüme çağındaki genç sporcular yalnız kas kuvvetlenmesi için değil büyümeleri içinde proteine ihtiyaç duyduklarından günlük enerjinin %25 ine kadar protein alabilirler. Demek ki kuvvet gerektiren spor dallarında yarışmacılar vücut ağırlıklarının her kg için 2-3 g protein, çabukluk isteyen spor türleri ile dayanıklılığın önemli olduğu spor dalları için de 1.5-2 g protein yeterlidir.

Özellikle kuvvet gerektiren spor dallarındaki sporcuların bir çoğu protein gereksinmelerini protein tozları alarak karşılama gereksinimindedirler. Günde 4-6 saatlik ağır antrenman döneminde, sporcunun yeterli yiyecek tüketemediği durumlarda protein tozları pratik bir çözüm olmaktadır. Ancak enerjinin besin öğelerine dağılım dengesini korumak için protein tozlarının gelişi güzel kullanılması önerilmez.

Proteinlerin kas gelişimine etkileri

Sporcular arasında en yaygın inançlardan biriside Protein bakımından zengin yiyeceklerin(Özellikle hayvansal kaynaklı) vücut kas kitlesinde artışa neden olacağıdır.
Diyetle alınan proteinler, kas kütlesinin gelişimi için gerekli aminoasitleri sağlarlar. Ayrıca insan vücudu mevcut proteinlerin yıkımından ortaya çıkan aminoasitleri tekrar kullanabilme yeteneğine de sahiptir. Örneğin 75 kg vücut ağırlığına sahip bir kişi günlük diyetle 100 g protein aldığında ,vücudu 400 g protein sentezler.Bu nedenle kas kitlesinin gelişimi  için gerekli protein oldukça azdır.Bu konuda yapılan araştırmalarda antrenmanlara yeni başlama dönemlerinde vücut kas gelişimi ilave olarak verilen günlük 7-8 g proteinin yeterli olacağı belirtilmektedir. Sporcular almaları gereken proteinin vücut ağırlıkları ve spor dalları ile orantılı olması gerektiğini unutmamalıdırlar. Geniş vücut kitlesine sahip olanların protein ihtiyaçları daha fazla olacaktır. 

Amino asitlerin enerji oluşumuna etkileri

Son yıllarda yapılan çalışmalarda organizmanın amino asitleri yakıt olarak kullandığını göstermektedir.Özellikle dayanıklılık eksersizlerinde,enerji oluşumuna aminoasitlerden löysin,izolöysin ve valin %5-12 oranında katılabilmektedir.Bu katilim vücut glikojen depolarının boşalmasıyla artabilmektedir.Bunu yani sıra sporcuların gereksinimlerinden fazla aminoasit alımlarının performansı arttırmayacağı da bilinmelidir.Bahsedilen aminoasitler hayvansal kaynaklı besinlerin yer aldığı dengeli beslenme ile rahatlıkla karşılanabilmektedir.

Vücutta yapılamayan esansiyel aminoasitlerin mutlaka organizmaya kazandırılmaları gerekir. Bazı aminoasitler ise doku yıkımı esnasında serbest hale geçerek vücutta tekrar kullanılmaktadır. Dolayısıyla insan vücudu aminoasitleri ve proteinleri kullanırken oldukça ekonomik hareket etmektedir İnsanlar üzerinde yüksek doz aminoasit kullanımının etkileri henüz denenmemiş olmasından dolayı tam olarak bilinmemektedir. Bu konuda deney hayvanlarında yapılan çalışmalarda karaciğer böbrek büyümesi, organlarda tümör oluşumuna rastlanmıştır. Sindirim kanalında önemli bir rahatsızlığı olmayan sporcuların direk protein alımları ile aminoasit kullanımları arasında bir fark yoktur.

Protein tozlarının etkileri

Konsantre olarak hazırlanmış protein tozları yüksek oranda (%90)protein içermelerine karsın yağ ve kolesterol oranları düşüktür.Vücut gelişimine halter gibi spor dallarında özellikle yoğun antrenman dönemlerinde sporcuların protein gereksinimleri de artmaktadır. Bu ihtiyaç normal sağlıklı bireylerden 1-1.5 misli daha fazladır.Yine bu spor dallarında sporcular vücut ağırlıklarını yani vücut yağ yüzdelerini korumak zorundadırlar.İyi kaliteli protein kaynaklarının(Hayvansal proteinler) yapılarında ise yağ oranı yüksektir.Bundan dolayı bu spor dallarında protein tozları pratik bir çözüm olarak düşünülebilir.Ancak protein tozları kullanılırken bazı hususlara dikkat edilmesi gerekir.!

Bunlar:
1-Sporcunun günlük protein ihtiyacı bilinmelidir
2-Protein kullanımının sporcunun enerji dengesini bozmayacak şekilde ayarlanması gerekir.
Gerektiğinden fazla alınan proteinlerin vücutta yağ olarak depolandığını unutmamak gerekir.

Fazla proteinin zararları

1-Proteinler vücutta depo edilmez. Alınan proteinlerin fazlası yağa dönüşerek depo edilirler. Yağın artması sporcunu performansını düşürüp istenmeyen vücut ağırlığı teşekkülüne sebep olur.
2-Protein bakımından zengin hayvansal kaynaklı besinlerin yapılarında kati yağ ve kolesterol bulunmaktadır. Bu tür yiyeceklerin fazla oranda tüketimi ileri yaslarda kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini arttırır.
3-Proteinlerin parçalanması sonucu oluşan artik maddelerin(Ürik asit) atimi böbrekler yoluyla olduğundan sporcularda su kaybına yol açar.
4-Fazla protein vücuttan kalsiyum atımını hızlandırır.

Yetersiz protein alınmasının zararları

Vücuda yeterli protein alınmadığı durumlarda vücut kendi hücrelerini kullanır. Bunun sonucunda önce büyüme durur.Daha sonra vücut ağırlığında azalma baslar.Vücudun hastalıklara karsı direnci azalır.Hastalıklar uzun süreli ve daha ağır seyreder.Hemoglobin yapılamadığı için kansızlık meydana gelir.


Tabi bunların yanında mutlaka yan etkileri(zararları) da vardır.

Protein tozu zararları, Protein tozu yan etkileri, Protein tozu nasıl kullanılır, Protein tozu alternatifleri, Protein tozu ve aminoasit kullanımı, Protein tozu ve amino asit zararları, Protein kullanım zararları, Protein tozunun etkileri ve daha fazla sorunuza cevap bulabilirsiniz…

Protein tozu; B&B yapan insanların kullandığı bir üründür… Besinlerde az miktarda bulunan protein tozu ve amino asitleri kapsüller halinde yutarak az zamanda büyük işler yapmak hedeftir. piyasada bir çok protein tozu ve aminoasit hapları bulunmaktadır.. Ancak tıbbi etik ve deontoloji kuralları gereğince buradan isim vermek doğru bir davranış tarzı değildir.. Esasen , hemen her protein tozu ve aminoasit hapı birbirine benzer , aralarında çok önemli bir fark yoktur.

* Eğer vücut geliştirmek için protein tozu veya aminoasit hapı kullanacaksanız , hiç tavsiye etmem.. günde 6 tane aminoasit hapı yerine 1-2 tam yumurta yemeniz aynı değerleri verir.

* Vücut geliştirmede protein tozu ve aminoasit haplarından uzak durmak gerekir.

* Yalancı gelişme yapacaksanız hiç yapmayın daha iyi….Sağlığınızı kaybedersiniz……İlk etapta olumlu gibi görünen bir çok şey , ileriki yıllarda telafisi imkansız hasarlar bırakabilir.

* İnsanlar arasında şöyle bir yanlış kanaat vardır.’’Vücut geliştirme sporunu bırakınca kaslar sarkar’’ yanlış bir kanattır.

* Doğrusu şudur; Kasların sertliği gider ve kasın kütlesi küçülür.Sarkma olmaz.Lakin sporu bırakınca yanlış ve dengesiz beslenme sonucu yağlanma olacağı doğrudur.

* Yalnız; protein tozu ve Aminoasit kullanımında kasta sarkma olur.Buda bir gerçek.Bunlardan uzak durmak gerekir..

* Vücut geliştirme kurallarından birisi de; DOĞAL BESLENMEDİR.

* Protein ve aminoasitler kasların gelişmesi için kaçınılmazdır. Zaten proteinlerin yapı taşı aminoasittir. Proteinsiz kas gelişmez. ama doğal yolla… yapay ilaçlarla DEĞİL !

* Proteinler tüm et ve süt ürünlerinde doğal olarak bulunur…Bol tüketin..

* Yumurtanın sarısı yağ,beyazı ise protein yoğunlukludur.Süt,bal ve çerezi sofranızdan eksik etmeyin..

* Pirinç pilavını ve fasulyeyi bol tüketin….Bunlarda protein bol miktarda bulunur.

* Yağlı besinlerden uzak durun.

* Karbonhidratı abartmadan yeterince alın.(Makarna,ekmek,un mamulleri,şeker v.b)

* Bol sebze ve meyve yiyin.. Vitamin açısından çok faydalıdır.

* Protein kasları geliştirir ve vazgeçilmezdir. Karbonhidrat enerji verir. Vitamin dokuları onarır.

* Hülasa; protein tozu veya aminoasit hapları yerine doğal beslenmenizi öneririm.

En çok sorulan sorulardan biridir bu soru. Birçok sporcu protein tozunu nasıl kullanacağını bilmez. Unutulmamalıdır ki bu tür ürünler gıda takviyesidir aslında protein takviyesi dir.
Farklı kaynaklardan araştırıldığında günlük protein ihtiyacınızın kilo başında 0,8 gramdan 4 grama kadar tavsiye edildiğini göreceksiniz.
Burada önemli olan beslenme programınızı bilinçli şekilde hazırlamanızdır. Beslenme konusunda bilgili değilseniz, beslenme konularında internette forumları veya dergiler okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz. Daha ciddi düşünüyorsanız bir fitness antrenörü veya diyetisyen eşliğinde beslenme programınızı hazırlayıp takviye olarak günlük ne kadar protein tozu alacağınızın cevabını bulabilirsiniz.
Örnek vermek gerekirse; haftalık 4-5 gün fitness sporu yapan, 70 kiloluk bir bireyin günlük ortalama 140 gram proteine ihtiyacı vardır (2 gr x 70) buna göre bu sporcu günlük beslenmesinden 90 gram protein alıyorsa, protein Tozu’nu ek olarak kullanması tavsiye edilir. Kısacası 50 gram proteini gıda takviyesi olarak almalı, buda 2 ölçek whey proteine tekabül eder. Gün içinde yayarak 2 ölçek protein tozunu rahatlıkla kullanabilir. Örneğin sabah uyandığında bir ölçek ve spordan sonra 1 ölçek whey protein tozu kullanılabilir.

Öncelikle kilo almak için neler gerektiğini bilmemiz gerekir. Protein tozu ne kadar kalori içerir ? bu sorunun cevabını bulmak için protein tozlarının besin değerlerine bakalım.
Genelde whey protein tozları 80-190 kalori içerir.
Bir elmada ortalama 80-130 kalori bulunur. Günde 1 – 2 elma yiyerek kilo almanız zor olacaktır, dolayısıyla protein tozu kullanıp kilo almakta çok zordur. Birçok doktor protein tozunu kilo sorunu olanlara tavsiye eder. Halk arasında da birçok kişi protein tozunun kilo aldıracağını ve bu nedenle kullanmanın mantıksız olduğunu düşünler var.
Bu yanlış bilginin nedeni ise büyük ihtimalle gıda takviyelerinden kaynaklanır. Sporcuların kullanmış olduğunu protein tozları, daha saf ürünlerdir, ekstra filtrasyondan geçen protein tozu ürünlerinde protein oranı yüksek karbonhidrat oranı çok düşüktür.
Kilo almak isteyen sporcular protein tozu ile karbonhidrat karışımı olan weight gainer ürünleri kullanmalılar. Bu tür ürünlerde 500-1200 kalori bulunur.
Günlük 1-2 ölçek protein tozu kilo aldırmaz.
Protein tozu kilo aldırır mı aldırmaz mı sorusuna bu yazımızda cevabını buldunuz, halen doktorunuz protein tozu kullanmanızı önerirse, hangi tür protein tozu olduğunu sormanızı tavsiye ederiz. Bir ölçeğinde ne kadar kalori içerdiğini sormanızda fayda var.


Protein tozları yıllar öncesinde olduğu gibi iğrenç tadlara sahip değildir. Artık birçok ürün milk shakeler kadar leziz dir.

Gerekli malzemeler:

Süper Kahvaltılık:
40 g Whey protein (Powerpro Karamel aromalı)
300 ml yağsız süt
1 çay şekeri. Nescafé
———————-
Kick Start
35 g Whey protein(Çikolata)
40 g Yulaf ezmesi
250 ml yağsız süt
20 g Badem
——————–
Strawberry Delight
3 adet. yumurta beyazı
35 g whey protein (çilek)
50 g Buzlu Çilek
2 g Vanilla
100 g Yağsız yoğurt
Tadlandırıcı (Splenda)

Şahsi olarak sizleri uyarmak istedik. Listede gerçek içeriklerini inceleyebilirsiniz...
Saygılarımla,
Engin Cem Kavcar
--------------------------------------------------------------------------------------------

KAYNAKLAR :
1. Last JM, Wallace RB. Public Health & Preventive Medicine 13 th Edition. Appleton & Lange. 1992. London
2. Bertan M, Güler Ç. Halk Sagligi (Temel Bilgiler). Hacettepe Halk Sagligi Vakfi. 1995. Ankara
3. Köksal O. Türkiye'de Beslenme: Türkiye 1974 Beslenme - Saglik ve Gida Tüketimi Arastirmasi. 1977. Ankara
4. Tarim ve Köyisleri Bakanligi/UNICEF. Gida Tüketimi ve Beslenme. 1987. Ankara
5. Baysal A. Genel Beslenme 8. Baski. Hatiboglu Yayinlari. 1993. Ankara
6. Berkow R (ed). The Merck Manual of Diagnosis and Therapy 15 th Edition. Merck & Co Inc. 1987. Rahway, NJ
7. Compton's Interactive Encyclopedia. 1997
8. Muthoo MJ, Onul T. Agriculture in Turkey. TC Ziraat Bankasi. 1996. Ankara
9. Tayfur, M. ve Ünalan, K. Besin Katki Maddeleri. Sürekli Tip Egitimi Dergisi. 1998. 7 (1) :
10. Bagci, T. Gida Katki Maddeleri ve Sagligimiz Üzerine Etkileri. Hacetepe Tip Dergisi. 1997. 28(1):
11. WHO. Healthy Nutrition An Essential Element of a Health-Promoting School. 1996. Geneva

8 Mayıs 2012 Salı

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)’nün ATA Takımı İnsansız Hava Aracı Yarışları'nda 4'üncü oldu.


Amerikan Havacılık ve Uzay Enstitüsü tarafından, Cessna Uçak Şirketi ve Raytheon Füze Sistemleri'nin katkılarıyla düzenlenen ''Tasarla, Yap, Uçur / Design, Built, Fly'' temalı ''16. İnsansız Hava Aracı Yarışmasında İTÜ’nün ATA Takımı 4. oldu. Yarışmaya dünya çapından 68 takım katıldı.


Takımlardan insansız, radyo kontrollü, elektrik motorlu bir hava aracının tasarlamaları, üretimi ve görevleri yerine getirebilecek uçuşları yapmaları istendi. Bu sene temel görevler 4 dakikalık boş uçuş, 3 tur boyunca 8 alüminyum bloğu taşıma uçuşu ve 2 litre su barındıran bir su tankından 100 metre irtifada suyun tahliye edilerek geri dönülmesi olarak belirlendi.


ATA Takımı görev uçuşlarından sonra 167,41 puan ile ABD'nin iyi üniversitelerinden olan Illinois, Tech, Virginia, MIT gibi üniversitelerin takımlarını geçerek yarışmayı 4.olarak tamamladı. Bu sonuç ile beraber yarışma tarihi boyunca Türk takımlarının aldığı en iyi dereceye ve ABD dışından katılan ülke takımları içinde alınan en başarılı ikinci dereceye imza atıldı.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

MPS’İN İNSANSIZ ÜRETİMDEKİ YERİ YAZI DİZİSİ (1)


      Bugünlerde otomasyon çağındayız. Her işletmenin sağlam bir şekilde verimli, mali açıdan etkin ve esnek olması gerekir. İmalat ve işletme endüstrisinde bu durum, endüstriyel kontrol sistemlerine olan talebin artmasıyla önem kazanmıştır. Çünkü otomatik kontrol sistemleri hız, güvenlik, kullanım esnekliği, ürün kalitesi ve personel sayısı bakımından işletmelere çeşitli avantajlar sağlamaktadır.

     Endüstriyel  Otomasyon  ; istenilen üretimi insansız yada çok az insan müdahalesi ile gerçekleştirilebilmek adına tasarlanan eğitim amaçlı ünitelerdir.  Bu üretimi sağlamak için de, artık röleli sistemler yerine PLC*(Programmer Logical Controller) kullanılmaktadır.

MPS ( Modüler Production System)üniteleri Endüstriyel Otomasyon eğitimine yönelik tasarlanmıştır.

MPS üniteleri ; Pnömatik, Hidrolik, Aktuatörler, Elektrik ve Elektronik, Sensör Teknolojisi, Manipülasyon  Sistemleri, Vakum Teknolojisi, Emniyet ve Tahrik Sistemleri, Endüstriyel İletişim, Ölçme ve Analog Teknolojisi, SCADA(Supervisory Control And Data Acqursition) Endüstriyel Robotic ve Servo Teknolojisi gibi bütün alanları içermektedir.

     MPS ünitelerinin kurulması, çalıştırılması ve arızaların giderilmesini öğrenmek, neredeyse bütün alanlarda başarıyı getirecektir.


 FESTO** şirketinin ürettiği MPS lere değinelim ;


FESTO şirketi mekatronik dalında Alman tabanlı bir şirket olup,
·        - Tuzla
·         -Adana
·         -Ankara
·         -Bursa
·         -Eskişehir
·         -İkitelli
·         -İzmir
·        - Konya’ da ofisleri bulunmaktadır. 
      
       FESTO  şirketi MPS’leri
Birden fazla ünite vardır bunlar birleşerek bir fabrika modeli oluşturur. Bir kaçına birlikte bakalım;

      1-      Distributing  Station(Dağıtma İstasyonu)
         Dağıtma istasyonu; ileri geri çalışan bir motor(döner kol), itme pistonu(tek etkili silindir), iş magazini(depolayıcı), basınç ölçer,anolog kontrol edilebilir valf ve konektör den oluşan üst tabana sinyal kabloları ve pnömatik hortumlarla bağlantı sağlanır. Kablolar kablo kanalı ile muhafaza edilir. Ön panelde ise start stop butonu, iki adet sinyal lambası ve manuel automatik seçimli anahtar yer almaktadır. Tüm bunları kullanabilmek içinde ön panelin arkasında bir adet PLC bulunmaktadır.


--------------------------------------------------------------------------
     * PLC :         PLC’ li denetim de sayısal olarak çalışan bir elektronik sistem, endüstriyel çevre koşullarında sağlanmıştır. Bu elektronik sistem sayısal veya analog giriş, çıkış modülleri sayesinde makine veya işlemlerin birçok tipini kontrol eder. Bu amaçla lojik sıralama, sayma, veri işleme karşılaştırma ve aritmetik işlemler gibi fonksiyonları programlama desteğiyle girişleri değerlendirip çıkışları atayan, bellek giriş çıkış, CPU ve programlayıcı bölümlerden oluşan entegre bir cihazdır.

        PLC(Programmable Logic Controller), otomasyon devrelerinde yardımcı röleler zaman röleleri, sayıcılar gibi kumanda elemanlarının yerine kullanılan mikroişlemci temelli cihazlardır. Bu cihazlarda zamanlama, sayma, sıralama ve her türlü kombinasyonel ve ardışık işlemler yazılımla gerçekleştirilebilir.

NEDEN PLC?
Ø  Daha kolay ve güvenilirdirler.
Ø  Daha az yer tutar ve daha az arıza yaparlar.
Ø  Yeni bir uygulamaya daha çabuk adapte olurlar.
Ø  Kötü çevre şartlarından kolay etkilenmezler.
Ø  Daha az kablo bağlantısı isterler.
Ø  Hazır fonksiyonları kullanma imkanı vardır.
Ø  Giriş ve çıkışların durumları izlenebilir.



PLC KULLANIM ALANLARINA ÖRNEKLER
v  Havalandırma ve soğutma tesislerinde
v  Paketleme ve ambalajlamada
v  Taşıma tesislerinde
v  Otomobil endüstrisinde
v  Petrol dolum ve yıkama tesislerinde
v  Çimento sanayinde
v  Klima ve asansör tesislerinde
v  Aydınlatma ve vinç tesislerinde
v  İmalat, tarım, tekstil ve her türlü makinede
v  Robot tekniğinde
Kullanılabilmektedir.


 ** FESTO : 

***Video Kaynakları : 
http://www.youtube.com/watch?v=tvUU9kktirE                                                                  

Saygılarımla,
Fatma Çinay