Mahiyeti
itibariyle mala zarar verme suçu ve bilişim suçu malvarlığına yönelik suçlar
olmasına karşın[1], mala zarar verme suçu 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun “Özel Hükümler”
başlıklı ikinci kitabının “Kişilere Karşı
Suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Malvarlığına
Karşı Suçlar” başlıklı onuncu bölümünde düzenlenmişken, bilişim suçları
aynı kitabın “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı
üçüncü kısmının “Bilişim Alanında Suçlar”
başlıklı onuncu bölümünde düzenlenmiştir.
Bazen bilişim
suçuna konu mal da mala zarar verme suçunun konusu olabilmektedir. Dolayısıyla
bilişim suçuna konu mal sadece bilişime özgülenmiş mal olduğu halde, mala zarar
verme suçuna konu mal her türlü mal olabilmektedir.
Bununla
birlikte faile verilecek ceza bakımından da farklılıklar bulunmaktadır. Nitekim
Türk Ceza Kanununda “Topluma Karşı suçlar”
altında düzenlenmiş olan suçlar için “Malvarlığına
Karşı Suçlar“dan daha ağır cezalar öngörülmüştür. Dahası, mala zarar verme
suçunun kovuşturulması şikâyete bağlı bir suç iken bilişim suçlarının
kovuşturulması şikâyete bağlı değildir.
İşte,
malvarlığı kapsamında değerlendirdiğimiz bilişim sisteminin tespiti yukarıda
sözünü ettiğimiz gerekçeler nedeniyle oldukça önem arz etmektedir.
Bilişim
sözcüğünü Türkçemize kazandıran Prof. Dr. Aydın Köksal bu kelimeyi nasıl
türettiğini şöyle açıklıyor: “’Bilişim’
sözcüğünü, bilmek eyleminden bilişmek eylemini türeterek ve Türkçenin bitişken
yapısına uygun biçimde ‘İm’ ad yapım ekini kullanarak ürettim. ’İş’ yapıbirimi
eylemin dönüşlü çatısını oluşturur ve o eylemin karşılıklı olarak, birlikte,
aynı amaç için kimi zaman yinelenerek, devingen biçimde yapıldığını belirtir.
Örneğin koşmak > koşuşmak, olmak > oluşmak, bulmak > buluşmak.”[2].
Prof Dr. Aydın
Köksal bilişimi, “İnsanoğlunun teknik,
ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde kullandığı ve bilimin dayanağı
olan bilginin, özellikle elektronik makineler aracılığıyla, düzenli ve ussal
biçimde işlenmesi bilimi. Bilgi olgusunu, bilgi saklama, erişim dizgeleri,
bilginin işlenmesi, aktarılması ve kullanılması yöntemlerini, toplum ve
insanlık yararı gözeterek inceleyen uygulamalı bilim dalı.”[3] olarak
tanımlamaktadır.
Güncel Türkçe
Sözlük’te bilişim şöyle tanımlanmıştır: “İnsanoğlunun teknik, ekonomik ve
toplumsal alanlardaki iletişiminde kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin
özellikle elektronik makineler aracılığıyla düzenli ve akla uygun bir biçimde
işlenmesi bilimi.”[4]. BSTS / Bilişim Terimleri
Sözlüğü’nde ise bilişim şöyle ifade edilmiştir: “İnsanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde
kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin, özellikle elektronik makineler
aracılığıyla, düzenli ve ussal biçimde işlenmesi bilimi. Bilgi olgusunu, bilgi
saklama, erişim dizgeleri, bilginin işlenmesi, aktarılması ve kullanılması
yöntemlerini, toplum ve insanlık yararı gözeterek inceleyen uygulamalı bilim
dalı. Disiplinlerarası özellik taşıyan bir öğretim ve hizmet kesimi olan
bilişim bilgisayar da içeride olmak üzere, bilişim ve bilgi erişim dizgelerinde
kullanılan türlü araçların tasarlanması, geliştirilmesi ve üretilmesiyle ilgili
konuları da kapsar. Bundan başka her türlü endüstri üretiminin özdevimli olarak
düzenlenmesine ilişkin teknikleri kapsayan özdevin alanına giren birçok konu
da, geniş anlamda, bilişimin kapsamı içerisinde yer alır.”[5].
Prof Dr. Aydın
Köksal’ın yaptığı tanımdan da anlaşılacağı üzere bilgisayar bir makineyi,
bilişim ise bir bilim dalını ifade etmektedir. Bilişim sistemi terimi ise,
bilgisayarı da içine alan üst bir kavramdır. Buna göre her bilgisayar bilişim
sistemi içinde değerlendirilecektir. Ancak bilgisayar haricinde bilişim sistemi
olarak addedilebilecek bir takım makineler/cihazlar vardır. Örneğin robotlar ve
bilgisayar tanımına tam anlamıyla uymayan kimi cep telefonları bilişim
sistemidir. Gene Internet’e bağlanabilen çamaşır makinesi ve klima gibi
makineler de bilişim sistemidir[6].
Bilgisayarı
icat eden bilimadamları bu aygıta “hesaplayarak
sonuca ulaşma, sayma, toplama, hesaplama” anlamına gelen “to compute” fiilinden türettikleri “computer” adını vermişlerdir[7].
Buna karşılık bilgisayar yalnızca hesap yapmamakta bununla birlikte verileri
saklama ve istendiğinde bu verileri geri getirme özelliğine de sahiptir[8].
Bilgisayar bunları yapmakla da kalmaz, verilerin işlenmesine de olanak sağlar
ve hatta verilerin başka bilgisayarlara iletilmesini de sağlarlar.
The Merriam-Webster Dictionary’de
bilgisayar “verileri saklayan, geri
getiren ve işleyen programlanabilir elektronik aygıt” olarak tanımlanmıştır[9].
Buna göre bir aygıtın bilgisayar olabilmesi için verileri saklaması, geri
getirmesi ve işlemesi yetmez, ayrıca bu aygıtın programlanabilir elektronik
aygıt olması gerekmektedir. Programlanabilir olma, aygıtın talimat almaya
elverişli olması anlamına gelmektedir.
Bilgisayar
iki ana yapıdan oluşmaktadır. Bunlar donanım (hardware) ve yazılım (software)
olarak adlandırılır. İşte bilgisayarlar hesap yapma, verileri saklama, saklanan
veriyi geri getirme, verileri işleme ve verileri başka bilgisayarlara aktarma
işlemlerini donanım ve yazılımları sayesinde yaparlar. Donanım bilgisayarın
fizikî yapısını oluşturur, yazılım ise bilgisayarın soyut yapısını oluşturur.
Yazılım, bilgisayarın soyut bileşenini oluşturan, kodlama olarak da
adlandırılan elektronik biçimde toplanabilen, depolanabilen, işlenebilen, belli
bir görevi yerine getirmek için bilgisayara yüklenen ya da daha önceden içine
yerleştirilen, bilgisayara işlerlik kazandıran komutlar bütünüdür[10].
Donanıma örnek olarak CD-ROM, hard disk, anakart, işlemci, ekran kartı,
monitör, klavye ve fare verilebilir.
Yazılımlar,
işletim sistemi diye adlandırılan işletim yazılımları ve bu işletim sistemleri
içerisinde çalışan uygulama yazılımları olmak üzere ikiye ayrılır. Bununla
birlikte, işletim sistemi özelliğine sahip olmayan kimi uygulama yazılımları
bir işletim sistemine gerek duymadan çalışabilmektedir. Uygulama yazılımlarının
işletim sistemi yazılımına uygun olması gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse
herhangi bir Macintosh işletim sisteminde çalışması için üretilen bir yazılım
Windows işletim sistemleri ya da Linux işletim sistemlerinde çalışmayacaktır[11].
Veri, her
türlü bilginin, bilişim sisteminin işlem yapabileceği, sonuçlar üretebileceği
ve gerektiğinde yeniden okuyabileceği şekilde sayısal birimlere dönüştürülmüş
halidir[12].
Bir bilişim sisteminde veya bilişim sistemi tarafından okunabilen araçlarda
saklanabilen, üzerinde işlem yapılan her şey veridir[13].
Bir başka bir deyişle veri bilginin bilgisayardaki hâlidir.
Veriler,
sadece biz insanların okuyabildiği ya da yazı yazdığı sayısal birimler
değildir. Buna ek olarak bilişim sisteminin soyut yapısını oluşturan yazılımlar
da veridir. Dolayısıyla bilişim sisteminin soyut yapısını oluşturan veri diye
adlandırdığımız bu sayısal birimler, bilişim sisteminde saklanabilirler,
istendiğinde geri getirilebilirler, işlenebilirler, başka bilişim sistemlerine
taşınabilirler. Özetle, bilişim sisteminin tüm soyut unsurlarının veri olduğu
söyleyebiliriz[14].
Veriler bilişim
sistemi dışında da saklanabilmektedir. Örneğin CD (Compact Disc), DVD (Digital
Versatile/Video Disc) veya disketlerde verileri depolayabilmekteyiz.
Donanım niteliğine sahip olan ve verileri barındıran bu unsurlar bilişim
sisteminin istendiğinde bir parçası olabilmektedir.
Av. Hakan DİMDİK
KAYNAKÇA
Dülger, Murat Volkan;
Bilişim Suçları, 1. Bası, Ankara 2004.
Ketizmen, Muammer; Türk
Ceza Hukukunda Bilişim Suçları, Ankara 2008.
Köksal, Aydın; Bilişim
Sözcüğü Üzerine, İnternet erişim adresi: http://dergi.tbd.org.tr/yazarlar/11022002/aydin_koksal.htm
, Erişim Tarihi 4.10.2007.
Kurt Levemt;
Açıklamalı-İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk Ceza Kanunundaki
Uygulaması, 1. Bası, Ankara 2005.
Reed, Chris/Angel, John;
Computer Law, Fifth Edition, Oxford University Press, New York 2003.
Sınar, Hasan, İnternet ve Ceza Hukuku, 1. Bası, İstanbul 2001.
[1]
İstisna olarak, TCK m. 243/I’de düzenlenmiş olan bilişim suçu mala zarar verme
niteliği taşımamaktadır.
[2]
Köksal, Aydın; Bilişim Sözcüğü
Üzerine, İnternet erişim adresi: http://dergi.tbd.org.tr/yazarlar/11022002/aydin_koksal.htm
, Erişim Tarihi 4.10.2007.
[3]
Köksal.
[6]
Reed, Chris/Angel, John; Computer
Law, Fifth Edition, Oxford University Press, New York 2003, s. 2, dn. 2.
[7]
Dülger, Murat Volkan; Bilişim
Suçları, 1. Bası, Ankara 2004, s. 36.
[8]
Dülger, s. 37.
[10]
Kurt, Levent; Açıklamalı-İçtihatlı
Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulaması, 1. Bası,
Ankara 2005, s. 34.
[11]
Her üç sistemde de çalışan uygulamalar bulunmaktadır. Bunun nedeni söz konusu
uygulamanın her üç işletim sistemi için de uygun olmasıdır. Örneğin html
sayfaları, “.swf” uzantılı flash dosyaları ya da java uygulamaları. Flash ve
Java uygulamalarının işletim sistemlerinde çalışabilmesi için ise her üç
işletim sistemine özgü Flash Player ve Java Runtime Environment uygulamalarının
yüklenmesi gerekecektir.
[12]
Dülger, s. 38.
[13]
Dülger, s. 38.
[14]
Avrupa Siber Suç Sözleşmesi’nin 1. maddesinin b bendi de aynı yöndedir. Söz
konusu bente göre; “’bilgisayar verisi’
terimi, bir bilgisayar sisteminin belli bir işlevi yerine getirmesini sağlayan
yazılımlar da dahil olmak üzere, bir bilgisayar sisteminde işlenmeye uygun
nitelikteki her türlü bilgi ve konsepti ifade edecektir…”