Kıvılcım'dan Alev'e...

19 Mart 2013 Salı

Yazarlarımızdan Mikail Bayram'ın 16 Temmuzda başlayıp, 2 Ağustosta biten Uluslar Arası Hava Öğrenci Değişim Mübadelesi kapsamında gerçekleştirdiği Hong- Kong gezisi dahilinde başından geçen olayların anlatıldığı yazı dizisi 25 Mart Pazartesi günü başlayacaktır...

Okuyucularımıza duyrulur...

Teknik Teori Bilim Ailesi

18 Mart 2013 Pazartesi

18 Mart...

-Onlar, sönmüş görünen bir alevi körükleyen eşsiz kahramanlardı...

-Üstünde bastığımızın toprak diyerek geçilemeyeceğini hepimize öğrettiler...
-Onlar, koskoca alnı pak, analı oğullu babalı kızlı bir nesildi...


-Ne adları kaldı ne cisimleri, fakat bize bugün bıraktıkları onların esas temizliği, namusu, onuruydu, cisme gerek yoktu...


Onlar mücadeleyi unutmuş bir milletin kahraman evlatları, direnişin ilk kıvılcımlarıydı,

Kıvılcımları alev oldu, Cumhuriyet oldu...

" Bir destandır Çanakkale,
Yiğidi, efesi, dadaşı, mehmediyle,
Bütündür bölünemez Türkiye,
Buna örnek olman şereftir Çanakkale..."

8 Aralık 2012 Cumartesi

Yerli Konverter 8 Ülkeye İhraç Ediliyor...



Yerli insansız hava araçları, yerli helikopter ve yerli uçak projeleri ile savunma sanayiinde yaşanan yerlileştirme çalışmaları devam ediyor.
Eskişehir’de Kaynak Elektronik Makine Sanayi (KemSan) firması, yerli enerji dönüştürücü (konverter) üretmeyi başardı. Benzin yakmayan yerli dönüştürücü, savaş uçaklarının elektrik sistemleri test edilirken kullanılıyor.

    Daha önce Amerika ve Almanya'dan ithal edilen dönüştürücüler, 5 -6 kat daha ucuza mal ediliyor. Artık konverterler 5-6 milyon dolar yerine, yerli firmadan 1 milyon dolara alınıyor. Projede tamamen yerli kaynakların kullanılması devletin kasasına da ciddi katkı sağlarken, bu alandaki dışa bağımlılık sona erdi. Artık konverterler yerli firmadan 1 milyon dolara alınıyor. Konverterler, TSK'nın yanı sıra 8 ülkeye satılıyor.
 
    DIŞARIDAN 140 BİN DOLARA ALINAN KONVERTER TÜRK FİRMASINDA 40 BİN DOLAR

    Hava Kuvvetleri Komutanlığı, jet üstlerinde bulunan F4, F16 ve F18 savaş uçaklarının elektriksel sistem testlerini yapmak üzere tasarlanan konverter ihalesine çıktı. Daha önce Almanya ve Amerika'dan ihraç edilen konverterler için Eskişehirli KemSan firması da ihaleye girdi. 12 adet konverter alımı için açılan ihaleye, Amerikan şirketleri 6 milyon avro, KemSan ise 1 milyon dolar teklif verdi.

    KemSan, ihaleyi kazanarak, Amerikalı şirketlerin 140 bin dolara mal ettiği bir adet konverteri 40 bin dolara üreterek, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim etti. Önceki yıllarda ihale başına 5-6 milyon dolar yerine, yerli firmaya 1 milyon dolar ödendi. Böylece, 5-6 milyon dolarlık para Türkiye'nin kasasında kaldı. Ayrıca, bu alandaki dışa bağımlılık da sona erdi.

    8 ÜLKEYE İHRAÇ EDİLİYOR

    Türk savaş uçaklarının yanı sıra Türk savaş gemilerinin konverterlerinde de yerli malı dönemi başladı. Türk savaş gemisi Milli Gemi (MİLGEM)'nin de konverteri yine KemSan firması tarafından üretilerek TSK'ya takdim edildi.

    Yapılan konverterler başta Lübnan, Ürdün, Mısır, Kenya, Endenozya, Fas, Irak ve Suriye gibi ülkelere ihraç ediliyor. Konverterlerin, bugüne kadar yüksek fiyatlarla Almanya ve ABD gibi ülkelerden ithal edildiğini anlatan KemSan Teknik Müdürü Adil Ceyhan, artık yerli malın kullanıldığını söyledi.

    Ceyhan, bir Türk firması olarak ürettikleri konverterleri Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim ettiklerini kaydederek, "F-4, F-16 ve F-18 savaş uçaklarının bakım anında motorları aktif olarak çalıştıran 220/380V 50Hz girişli, 115/200V 400Hz çıkışlı konverterlerini üretiyoruz.” dedi.

Kamil Yasin KARPUZ

23 Kasım 2012 Cuma

Öğretmenler Günü...


Keder, kahır ve meşakat dolu bu toprakların, en köklü ağaçları en derin denizleri....

Mücadele, azim ve başarı meşalesinin en sadık bekçileri, değerli Öğretmenlerimiz, bizlere kattıklarınız herşey için sizlere minnettarız...



Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk ve onun ışığında yürüyen bütün idealist öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun...


Teknik Teori Bilim Ailesi

1 Kasım 2012 Perşembe

TÜRKİYE’NİN UYDU YOL HARİTASININ DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ…


 "Geleceğin en etkili silahı da, aracı da, hiç kuşkunuz olmasın uçaklardır. Bir gün insanoğlu uçaksız da göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de aydan bize mesajlar yollayacak. Bu mucizenin tahakkuku için iki bin yılını beklemeye hacet kalmayacak. Gelişen teknoloji bize daha şimdiden bunu müjdeliyor…” 

İnsan yapımı ilk uydu olan Sputnik (SSCB) fırlatılmadan 21 yıl önce, 1936’da sarf edilen bu sözler herhangi bir ABD’li ya da Avrupalı lidere veya bilim insanına ait değil… Eskişehir Tayyare Alayı’nı ziyareti eden Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri bunlar. Gazi, alayın onur defterine yazdığı bu satırları, “Bize düşen görev ise Batı’dan bu konuda fazla geri kalmamaktır” temennisiyle noktalıyordu. İlk uydumuzun 1994’te fırlatıldığı, ilk uzay politikamızın 2005’te oluşturulduğu düşünülürse, bu nasihate ne kadar uyulduğunu tartışmaya bile gerek yok. 

Ancak geleceğe dönük atılan adımları da küçümsemek haksızlık olur. Türkiye, her ne kadar yarışa son kulvardan dahil olsa da bugün performansını en üst düzeyde kullanıyor. Aslında ilk uydu maceramız hayal kırıklığıyla başlamıştı. 24 Ocak 1994’de Ariane 4 ile fırlatılan TÜRKSAT 1A, roketteki arıza nedeniyle 12 dakika 12 saniye sonra okyanus sularına gömülmüştü. Neyse ki sigortalıydı ve yerine TÜRKSAT 1B aynı yıl uzaya gönderildi. BİLSAT Projesi de bir parça hayal kırıklığı yaratmıştı. TÜBİTAK UZAY ve İngiliz SSTL işbirliğiyle geliştirilen BİLSAT 1 uydusu, 2003’te yörüngeye oturtulmuş ancak görev ömrünü üç yılda tamamlamak zorunda kalmıştı. Pil arızası nedeniyle enerji depolayamayan uydu, uzayda kaderine terk edilmişti. 

Elbette iyi niyetli fakat ulusal bir program dahilinde olmayan ve sınırlı devlet desteğiyle yapılan girişimlerdi bunlar. Nihayet gerekli destek de bütçe de Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 2005 yılındaki 11’inci toplantısında oluşturuldu. 2015’e kadar 1.1 milyar liralık bütçenin uzay teknolojileri için kullanılması öngörülüyordu. İşte Başbakan Tayyip Erdoğan’ın seçim meydanlarında müjdelediği milli uydu projelerinin arkasında o kritik toplantı yatıyor. Türkiye bugün, hem askeri, hem sivil tüm kurumlarıyla bu hedefe odaklanmış vaziyette. Bu vizyonun ilk mahsulü sayılan TÜBİTAK UZAY’ın yer gözlem uydusu RASAT muhtemelen bu ay uzaya gönderilecek. Sırada ise Göktürk serisi askeri uydular ve TÜRKSAT’ın haberleşme uyduları var. Milli uydunun ardından yeni hedef ise fırlatma yeteneğine sahip olabilmek. İTÜ Uzay Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan bugün sadece ABD, Avrupa Uzay Ajansı-ESA (İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya), Rusya, Çin, Japonya, Hindistan ve İran’ın uydu fırlatabildiğini İsrail’in de bu kabiliyete sahip olduğunun tahmin edildiğini söylüyor.




PROJE AŞAMASINDAKİ UYDULAR 

GÖKTÜRK 3 Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın başlangıç aşamasındaki Göktürk 3 projesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonel faaliyetlerinin icrası için yüksek çözünürlüklü görüntü ihtiyacının gece-gündüz her hava şartında karşılanması amacına uygun hazırlanıyor. TUSAŞ liderliğinde geliştirilmesi planlanan proje, bir adet SAR (Yapay Açıklıklı Radar) sensörü taşıyan uydu yapımını ve iki yer istasyonunun teslimini kapsıyor. 

TÜRKSAT 5A TUSAŞ-TAI tesislerinde kurulacak Uydu Montaj, Entegrasyon ve Test Merkezi’nde (UMET) TÜRKSAT 4A ve 4B projesine katılan Türk mühendisleri tarafından üretilecek. 2015 başlarında uzaya gönderilecek. 

TÜRKSAT 5B Uydu Montaj, Entegrasyon ve Test Merkezi’nde (UMET) yerli imkanlarla üretilecek. 2017 yılında yörüngeye fırlatılacak. 

TÜRKSAT 5C UMET’te Türk mühendisler tarafından üretilmesi ve 2019 yılında uzaya fırlatılması öngörülüyor. 

YÖRÜNGEDEKİ TÜRK UYDULARI 

TÜRKSAT 1B 10 Ağustos 1994’te Ariene 4 roketiyle fırlatılan TÜRKSAT 1B Türkiye, Avrupa ve Orta Asya’yı kapsamına aldı. Fransız Alcatel Alenia Space Industries üretimi olan uydu 2006’da görevini tamamladı. 

TÜRKSAT 1C 1996’da hizmete giren ve Türkiye, Avrupa ile Orta Asya’ya yönelik yayın yapan 1C de Alcatel Alenia tarafından üretildi. 10 Temmuz 1996’da fırlatılan ve 1062 kilogram ağırlığa sahip uydu ömrünü tamamladı. 

TÜRKSAT 2A 10 Ocak 2001’de fırlatılan 2A, 2001 Şubat ayı itibariyle hizmet vermeye başladı. TÜRKSAT 1C ile aynı pozisyonda bulunan ve halen aktif durumdaki 2A, Ortadoğu ve Rusya’yı da içine alacak şekilde Avrupa’dan Orta Asya’ya kadar Türk TV yayınlarının izlenmesine olanak sağlıyor. 

TÜRKSAT 3A Üretimine 10 Şubat 2006’da Alcatel tarafından başlanan 3A diğer uydulara oranla daha yüksek kullanım kapasitesine sahip. Halen aktif görevdeki uydu, hem haberleşme hem de Avrupa, Türkiye ve Orta Asya üzerinden doğrudan TV yayınları için kullanılıyor. 3A ile ayrıca telefon ve internet erişimi götürülemeyen bölgelere bu hizmetler sağlanıyor. 

BİLSAT 1 Türkiye’de küçük uydu teknolojilerini başlatmak amacıyla yola çıkan TÜBİTAK UZAY ve İngiliz SSTL firmasının ortaklaşa ürettiği BİLSAT 1, 27 Eylül 2003’te fırlatıldı. Uydu 13.3 milyon dolara mal olurken görev ömrü kademeli olarak 15 yıl olarak planlandı. Ancak pil hücrelerindeki arızadan dolayı 2006’da operasyon sona erdirildi ve BİLSAT kaderine terk edildi. 

ITUpSAT1 23 Eylül 2009’da Hindistan’dan uzaya gönderilen ilk Türk uydusu ITUpSAT1’in proje çalışmalarına 2005’te İstanbul Teknik Üniversitesi ve TÜBİTAK’ın desteğiyle başlandı. Eğitim amaçlı olarak küp uydu standardında (10 cm3) üretilen ITUpSAT1, 990 gram ağırlığında. Uydu 250 bin liraya mal olurken, projenin toplam maliyeti 1.5 milyon TL’yi buldu. 

YAPIMI SÜREN UYDULAR 

GÖKTÜRK 1 

Proje sahibi: Savunma Sanayi Müsteşarlığı
Ana yüklenici: Telespazio (İtalya)
Yerli ana yüklenici: TUSAŞ
Yerli alt yüklenici: TAI, Aselsan, TÜBİTAK-UEKAE ve ROKETSAN
Tür: Keşif ve gözetleme
Bütçe: 250 milyon euro
Fırlatma tarihi: 2013-2014

Amaç: Coğrafi kısıtlama olmadan, gündüz şartlarında dünya üzerinde herhangi bir bölgeden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacına yönelik istihbarat amaçlı yüksek çözünürlüklü görüntü elde etmek.

Özellikler: 1 m²’den küçük alanları gözetleme kapasitesine sahip uydudan elde edilecek görüntüler istihbarat dışında ulaşım, çevre, ormancılık, afet yönetimi, doğal kaynakların gözlenmesi amacıyla da kullanılacak. 

GÖKTÜRK 2

Proje sahibi: Milli Savunma Bakanlığı
Ana Yüklenici: TÜBİTAK UZAY ve TUSAŞ
Tür: Keşif ve gözetleme
Amaç: Türk Silahlı Kuvvetleri ile diğer kamu kuruluşlarının yüksek çözünürlüklü görüntü ihtiyacının karşılanması.
Proje bedeli: 100 milyon dolar
Fırlatma tarihi: 2011-2012
Fırlatma Üssü: Çin

Özellikler: Yaklaşık 200 kilogram ağırlığında ve bir metreküp hacminde olması öngörülen Göktürk 2 uydusu, 2,5 metre çözünürlükte görüntü toplayacak. Yerden 700 kilometre yükseklikte yörüngeye girecek uydu her 93 dakikada dünyanın çevresinde bir tur atacak. 

RASAT

Proje sahibi: Devlet Planlama Teşkilatı
Ana Yüklenici: TÜBİTAK UZAY
Tür: Yer gözlem
Proje bedeli: 10-14 milyon dolar
Fırlatma tarihi: 2011
Fırlatma Üssü: Rusya

Amaç: BİLSAT ile kazanılan bilgi ve beceriyi pekiştirmek amacıyla yola çıkılan proje kapsamında, Türkiye’nin uydu teknolojileri konusunda yetişmiş insan gücünün artırılması hedefleniyor. RASAT Uydusu’ndan ayrıca haritacılık, afet izleme, çevre ve şehircilik konularında faydalanılması planlanıyor.

Özellikler: Türk mühendislerce geliştirilen yeni modüllere sahip RASAT, Türkiye’de tasarlanıp üretilen ilk yer gözlem uydusu. Görüntüleme sistemleri 1 milyon 326 bin euro’ya Güney Koreli Satrec Inivatiative firmasına ihale edilen 93 kilo ağırlığındaki uydu, 700 kilometrede yörüngeye oturtulacak. 

TÜRKSAT 4A

Proje sahibi: TÜRKSAT
Ana Yüklenici: Mitsubishi Electric (Japonya)
Tür: Haberleşme

Amaç: TÜRKSAT 4A ile C Bant ilk defa kullanılacak ve bu frekans bandında Afrika da kapsama alanında olacak. Bu sayede TÜRKSAT uyduları Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Çin’den sonra Afrika kıtasının da tamamını kapsayacak.

Bütçe: 571 milyon dolar (TÜRSAT 4B dahil)
Fırlatma tarihi: 2013
Fırlatma Üssü: Baykonur (Kazakistan)

Özellikler: 2 bin 340 Mhz band genişliğine ve 3 bin 800 kilogram kuru yük ağırlığına sahip Türksat 4A’nın, 30 yıl manevra ömrü bulunuyor. 

TÜRKSAT 4B

Proje sahibi: TÜRKSAT
Ana Yüklenici: Mitsubishi Electric (Japonya)
Tür: Haberleşme

Amaç: TÜRKSAT 4B ile TV yayıncılığına ilave olarak Türkiye’nin karasal altyapı üzerinden internet hizmeti verilemeyen bölgelerine ve bazı komşu ülkelere uydu aracılığıyla ucuz geniş bant internet götürme imkânı elde edilecek. Hâlen TÜRKSAT 3A üzerinden sağlanan internet hizmeti, TÜRKSAT 4B ile yarı yarıya ucuzlayacak.

Bütçe: 571 milyon dolar (TÜRKSAT 4A dahil)
Fırlatma tarihi: 2014
Fırlatma Üssü: Baykonur (Kazakistan)

Özellikler: Yapımında Türk teknik elemanlarının da yer alacağı uydu, Mitsubishi Electric’in geliştirdiği DS 2000 platformu üzerinde inşa edilecek. Türksat 4B uydusu 3 bin 340 Mhz band genişliği ve 3 bin 900 kilogram ağırlığında olacak. 4B’nin de 30 yıl manevra ömrü olacak.

Uydu Montaj Entegrasyon ve Test Merkezi (UMET)

Proje sahibi: TUSAŞ
Amaç: Tasarımdan fırlatma aşamasına kadar yerli imkanlarla uydu montaj ve testlerinin gerçekleştirilmesi.
Bütçe: 100 milyon dolar
Tesis yeri: Gölbaşı (Ankara)

Özellikler: Uzay koşullarının simüle edileceği UMET, daha yerdeyken uydunun çalışacağından yüzde 100 emin olunmasını sağlayan bir dizi testin gerçekleştirileceği bir teknoloji merkezi olacak. GÖKTÜRK 1 Projesi kapsamında TUSAŞ tesislerinde kurulması ve 2012 yılında hizmete alınması planlanan tesiste aynı anda iki ayrı uydunun üretimi ve testi yapılabilecek. Hem askeri hem de sivil kurumlara hizmet verecek UMET’te ilk olarak Göktürk serisi uyduların montaj ve testleri gerçekleştirilecek. TÜRKSAT haberleşme uydularının geliştirilmesi ve entegrasyonu da Türk mühendisleri tarafından bu merkezde yapılacak. 



Kaynak;
=Trmilitary=

Kamil Yasin Karpuz

23 Ekim 2012 Salı

KÜÇÜK HÜCRELERE VERİLEN BÜYÜK GÖREV: KİNETİK HAREKETLENMELER


Her şeyin bir açıklamasını bulduklarını sanan bazı bilim insanları yüzünden yaşadığımız yüzyıla pek fazla sır kalmadığını düşünen genç bilim insanı adayları, çalışmalarını yapmaktan devamlı olarak vazgeçmekteler.

Bunun ana sebebi de taklitçilik korkusudur.


Özellikle genetik ve parça kinematiği konularında uzmanlaşan bilim insanları, oluşturdukları kuramların dokunulmaz olduklarına inanmak ve inandırmaktadır.

Çoğu astroloğun da kanıtladığı üzere evren sürekli genişlemektedir. İçinde bulunduğumuz yaşam olgusunda attığımız bir adıma karşı bizden belki de yüz bin adım uzaklaşan bir evren düşünün…

Ne mükemmel bir senfoni…

Bu güzellik silsilesi her geçen gün genç bilim insanlarına aslında yeni ufuklar yeni bilinmezlikler sunmaktadır.
İşte tüm bunlardan biri daha merak kapılarımızı aralamakta. Üzerinde yaşadığımız her nesnenin ve tabiki bizim de yaşam taşımız olan, maddeye birliği ile form kazandırabilen bunun yanında hazır olan bir formu aynı anda milyonlarca parçaya bölebilen adeta sihirli bir yapı.

Hücreler…

Yalnızca insana değil bir maddeye de varlığı ile değişik hareketlenmeler katabilen ve bu hareketlenmeler neticesinde içinde bulunduğu yapının enerjisini değiştirerek, onu daha dayanıklı, daha esnek ve daha tok yapabilen tek şey yalnızca bir hücredir.

Bizden katrilyonlarca kat küçük bu yapı doğru kullanıldığında çok farklı alanlarda iyi işler çıkartabilmektedir.
Farklı örnekler halen daha dünyamızda bulunmasına karşın dünyamız dışında da yaşamın olduğu izlenimini bize kazandırabilecek deneyler üzerinde halen daha çalışılmaktadır.

Dediğim gibi evrenin genişlemesi ve bizim de onun peşinden merakla ilerlememiz yeni izlenimleri bize kazandırmaktadır.

Bu izlenimleri dünya üzerinde test ederek belki de olası bir canlı familyasının keşfinin yapılması yakındır. İşte bu doğrultuda yapılan tüm araştırmalar kâinatı oluşturan o küçük yapıların sorgulanması sayesinde gerçekleşmektedir.

Geçtiğimiz yüzyıllarda (1655) Satürn’ün uydusu ve Güneş sisteminin ikinci büyük uydusu Titan keşfedildi.  O zamanlarda hücre bilimi konusunda yok denecek kadar az bilgiye sahip olan bilim insanları bu konu hakkında fazla araştırma yapamadılar. Fakat şimdiler de Titan’dan alınacak toprak parçaları moleküler ortamda incelenmek istenmektedir. Uzaktan çekilen kamera görüntülerinde bile yoğun bir atmosfere sahip oluğu görülen titan da moleküler bir hayat olabilme ihtimali yüksektir.

Üzerinde derin okyanuslar ve değişik tepeler bulunduran Titan moleküler yaşama elverişli olabilir.
Titan biraz uzak bir ihtimal olarak gözükebilir. Fakat ya aynı moleküler enerjiyi dünyamızda kullanarak faydalı işler yapabileceğimizi söylesem?

Süspansiyon sistemlerini ele alalım, süspansiyon amortisörlerinin içinde bulunan sıvıya katılacak metal parçacıklarının sıvı hareketinden enerji kazanarak sıvıda bir tutuculuk sağladığını ve bu sayede büyük kazaları önleyebildiğini bir düşünün…

Yada hava sürtünmesi ile enerji kazanan uçak gövdesi üzerindeki özel metallerin bu enerjiyi uçakların içindeki elektrik enerjisini sağlayan kaynağa yardım amaçlı kullanabildiğini…

Aslına bakılırsa moleküler dünyada düşünmenin sınırı yok gibi gözükmekte. Ve bu sayede genç bilim insanları beyinlerini besleyecek ve insanlığa faydalı olabilecek araştırmalarda yer alabilmektedir.
Moleküler dünya da her bilim dalına yer vardır. Fizik, Biyoloji, Matematik menşei her bilim dalı bu alanda araştırma yapabilir.

Fakat maalesef bilim dünyasının bize sunduğu bu okyanustan yalnızca heyecanını yitirmemiş ve umudunu kaybetmemiş genç beyinler faydalanacaktır.

Adil Can KAVCAR


22 Ekim 2012 Pazartesi

ROKETSAN UMTAS


Türkiye'nin savunma sanayii firmalarından Roketsan'ın geliştirdiği tanksavar füze sistemidir.
            

UMTAS öncelikli olarak Taarruz helikopterlerinden kullanım amacıyla tasarlanmıştır. Üzerinde barındırdığı yüksek teknoloji ile modern savaş alanındaki tüm zırhlı tehditlere karşı etkilidir.
            

8 kilometre menzile kadar etkili atış yapabilen UMTAS, 2005 yılında ATAK projesi kapsamında güdümlü füze ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla projelendirilmiş ve geliştirilmeye başlanmıştır. At-unut kızılötesi güdümlü füze sınıfında olan ve zırh delici başlığa da sahip olan füze, Roketsan’ın ihraç amaçlı geliştirdiği ürünler arasında yer almaktadır.



Taktik Özellikler

-Gündüz-gece ve tüm hava koşullarında görev yapabilme özelliği
-At-Unut ve At-Güncelle kullanım modları
-Hedef güncelleme yeteneğinin sunduğu esneklik ile;
-Sutre arkasından atış
-Sutre arkasından gizlenmiş hedeflere atış
-Hassas vuruş noktası ayarlayabilme
-Vuruş etkinliği değerlendirme imkanı
-Sabit ve hareketli hedeflere karşı kullanım
-Geniş açısal fırlatma zarfı ile platform doğrultusu dışındaki hedeflere etkinlik
-Sıvı yakıt yangını ve kurşun çarpmasına duyarsız mühimmat özelliği


ATAK helikopterlerinin havadan yere zırhlı hedeflere karşı kullanacağı modern tanksavar silah sistemi UMTAS, görüntüleyici kızıkötesi arayıcı başlığı ile helikopter-tank savaşında uzun menzil olarak tanımlanan 8 km’ye kadar etkindir.

UMTAS helikopter platformlarının yanısıra diğer hava,kara ve deniz platformlarından kullanıma uygun özellikte bir sistemdir.



                                                SİSTEM ÖZELLİKLERİ
Çap : 160 mm
Ağırlık : Füze <37.5 kg; 4 Füze + Lançer <210kg
Uzunluk :<1750mm
Menzil : 500 - 8000 m
Harpbaşlığı : Reaktif Zırh Korumalı Tanklara Karşı Etkin Duyarsız Tandem HB
Güdüm :Güdüm prensibi:
Hedef seçimi öncesinde Ataletsel arasafha güdüm
Veri bağı üzerinden taarruz bölgesi görüntüsünün kullanıcıya iletilmesi
Hedefin kullanıcı tarafından seçimi
Kilitlenilen hedefe otonom güdüm
Kilitlenme sonrasında hedef değişikliği ya da vuruş noktası güncellemesi mümkündür
Platformlar: ATAK ve MIL-STD-1760 uyumlu tüm modern taarruz helikopterleri.

Saygılarımla,
Kamil Yasin Karpuz                                                      Kaynak: http://www.trmilitary.com