Daha
önceki iki yazım aslında hazırladığım bu yeni yazı dizimin girişini
oluşturmuştu. Alman Schwerer Gustav’larına karşılık yine aynı savaş
meydanlarında Almanlara karşı kullanılan Katyuşa’lar günümüz modern füze
teknolojisine dedelik etmelerine rağmen, gelişim konusunda eksik ve düşmanı caydırıcı
yapısı düşük olan savunma silahlarıydı.
Fakat
tekrardan aynı dönemlerde karşımıza çıkan Alman yapımı V-1’ler için aynı durum
söz konusu değildi. Ünü Londra’ya kadar ulaşan bu silah, önümüzdeki süreçte
modern teknolojiyi de yanına alarak daha çok yol kat edeceğinin sinyallerini vermişti…
V-1 sistemini biraz incelersek,
Esas
ismi Vergeltungswaffe 1’dir. Almanca sözcüklerden de yola çıkılarak,
Vergeltungs’un Misilleme ve Waffe’ninde Silah anlamında olduğunu görmekteyiz.
Bir tür misilleme silahıdır. Uçan Bomba adı ile de anılır. Kendisine bu ismi
veren Bomba sisteminin bir uçak gibi çalışmasıdır. Aynı uçaklarda olduğu gibi
bir adet basit Pulse* motoruna ve iki adet kanatçığa sahiptir. Seyir füzelerin
atası olarak anılır.
Alman
V-1 füzelerinin yapımındaki ilk amaç insan, uçak, fazla yakıt ve mühimmat
kaybını önlemektir. Almanlar bu füzelerden Londra semalarına 40.000 adet
bırakmış bunlardan da 10.000 adedi (yaklaşık olarak) daha önceden hedeflenen
yerlere ulaşmıştır. Yine aynı füzelerden Belçika’ya da 10.000 adet atıldığı
söylenmektedir. (1941)
Özellik Bakımından V-1
Uzunluk :
8 metre
Kanat
Açıklığı : 5,3 metre
Ağırlığı : 2.150 kg
Seyir
(Kruz) füzelerinde de aynı V-1 gibi kaldırıcı kuvvet kanatlardadır. (Amerikan
Tomahawk ve Alman Taurus KEPD350 bunlara örnek verilebilir.)
Bu
tip füzelerin amacı yüzlerce kilometre uzağa nükleer bomba veya parça tipi
patlayıcılar taşımaya yarar. Gelişmiş Kruz füzeleri, Süpersonik veya yüksek ses
altı hızda ilerleyerek ve alçak istifadan uçuş yaparak, radarlara yakalanmama
özelliğine sahiptirler.
İşte
o kıvılcım V-1’in hedef bulması için geliştirilen bir sistemde, yani füze güdüm
sistemlerinde saklıydı.
Çalışma
prensibi gayet basittir. Uçuş mesafesi pervanenin dönmesinden hesaplanır. Bomba
hedefe ulaştığında motor kapatılır ve güçsüz kalan V-1’ler hedefine doğru
dalışa geçerler, bu sayede istenilen hedef vurulmuş olur.
İnsansız
olmasından dolayı, “İnsansız Hava Aracı” sıfatı alması gereken füzeler,
gözetleme görevi değil de saldırı amacıyla üretildiklerinden dolayı bu grup
içine dâhil olmazlar.
GÜDÜM SİSTEMLERİ
Güdüm
sistemi, bir füze, uydu, roket, uçak, helikopter, gemi veya benzeri aracın, iki
veya üç boyutlu ortamdaki bir konumdan ayrılarak arzuladığı bir başka konuma
ulaşabilmesini sağlayan elektromanyetik aygıt veya aygıtlara verilen isimdir.**
İnsansız
sistemlerin kullanılması anlamına da gelir.
Örnek
olarak V-1’lerin güdüm sistemleri, Manyetik Pusulalar ve Jiroskoptur***.
Özellikle
askeri alanda füzelerde yön ve hedef tayini açısından önem arz eden bu
sistemler birkaç yöntem altında başlıklanabilir.
1-
Tel
Güdüm
2-
Radyo
Dalgaları ile Güdüm
3-
Lazer
Güdüm
4-
Isı
Güdüm
5-
Radar
Güdüm
Bu
yazıda Tel güdümü inceleyeceğiz.
Tel güdüm,
Bu
sistemde füzeye bir tel bağlıdır. Operatör optik cihazlar yardımıyla füzeyi
takip ederek kumanda eder. Olumsuz yönü, Operatörün hem füzeyi hem de hedefi
takip etmesidir. Gece veya sis gibi şartlarda bu kontrol zorlaşır. Görüş
mesafesi düşerek operatörü savunmasız durumda bırakır. Günümüzde basit ve ucuz
olduğundan dolayı, en yaygın olarak tanksavar füze sistemlerinde kullanılır.
Almanların Kobra ve Amerikalıların Tow gibi…
Gece
görüş cihazlarının ek aparat olarak monte edilmesi ve optik cihaz gelişimi ile
günümüzde bu sistemler daha kullanışlı hale getirilmeye çalışılmaktadır.
Not : Her ne kadar teknoloji gelişimine değişik
bir boyuttan önemli yollar açsa da savaş gerekli olmadığında katliamdır ve bu
tip silahların yalnızca savunma amaçlı kullanılarak kalmasını ümit ederim.
*Pulse
Motoru : Jet motorlarının en
basiti sayılabilir. Yanma sonucu oluşan etki ile çalışır. Bu tip motorlar az
hareketli parçalar içerir.
**Kaynak : Vikipedi
***Jiroskop : Yön
ölçümü ve ayarlanmasında kullanılan açısal denge ilkesinin korunması prensibine
uygun çalışan cihazdır. Fizik kuralları ve açısal momentum ilkesine dayanır.
Saygılarımla,
Adil
Can Kavcar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder