Kıvılcım'dan Alev'e...

4 Mayıs 2012 Cuma

Havacılık Tarihimiz Yazı Dizisi (2)


Aslında şyle bir tarihimize baktığımızda o zamanın zorlukları (!) olmasa şu anda dünyanın en önde gelen uçak üreticilerinden ya da Pazar payına sahip olan bir ülke olabilirdik. Tabi ki bu sorun geçmişte olduğu gibi günümüzde de devam etmektedir.


            Biz bunu belki bir nebze de düzeltmek için havacılık tarihimizi öğrenmeye, öğretmeye, yaymaya devam edeceğiz. Havacılık Tarihimiz’ e geçen yazımızdan kalan yerden devam etmek istersek karşımıza Veli Direko geliyor.


-        Veli Direko; 19. Yüzyılın başlarında öğrenciyken sırf arkadaşıyla daha kolay görüşebilmek için planöre benzer bir aletle deneme yaptığı ve bunda istediği gibi olmasa da o dönem şartlarına göre başarılı olduğu görülmektedir.Veli Direko arkadaşı Ahmet Hoca ile birlikte vurtdukları kartalların kanat ölçülerini, ağırlıklarını vb. tüm gerekli ölçüleri çıkartarak; ortaya tahta ve yaylardan oluşan bir kanat çıkarttılar. Bu yaptıkları kanat ile havalandı ancak istediği mesafeye gidemedi.

İki arkadaş bu çalışmalarını devam ettirirken tarihimizde görmeye alışkın olduğumuz bir olayların içinde kalmışlardır. Bu olaylar ise zamanın hükümet temsilcilerinin çalışmalarını durdurmasıdır.

-        Atıf Bey; birgün uçacağını iddaa ederek çalışmalara başlamıştır ve sonucunda tayyereye benzer bir ürün ortaya çıkartmıştır. Kanat, kuyruk ve pervanesi bulunan bu tayyareyi bazı parçalarında gürgen ağacını çok ince bir şekilde kullanarak bazılarında ise ince saç kullanarak yapmıştır.  Tayyarenin çalışmasını bisikletin çalışma mantığı na göre ayarlamıştır. Pervanelerin dönmesi ayakla sağlanırken, kuyruk ve kanatlara ise dümen ile hareket vermekteydi.

Atıf Bey çalışmalarını tamamladıktan sonra Sultan Abdülaziz’ in tahta çıktığı gün okulunun bahçesinden uçusunu gerçekleştirmiş, ancak 10 metre yükseldikten sonra düşmüş ve yaralanmıştır.

-        Fesa Evrensev; 19. Yüzyılın sonlarına doğru Galatasaray Lisesi’ nde okuduktan sonra Harp Okulu’ na katıldı ve Süvari Teğmeni olarka mezun oldu. Bir süre Süvari Dairesi’ nde görev yaptıktan sonra sürgüne uğradı. 1909 yılında tekrar İstanbul’ a geldi ve 1911 yılında orduya pilot olmak üzere sınava girdi. İlk sınav sonrasında Fransa’ da uçuş eğitimi aldıktan sonra TSK 1. Uçu Brövesi’ nde göreve başladı.

Balkan savaşı'nda çeşitli uçuş görevleri ve bu arada filo komutanlığı da yaptı. Birinci Dünya Savaşı başlayınca,Kafkas Cephesine atandı. Fakat Kafkasya'ya giderken Karadeniz'de,Amasra açıklarında Ruslar bulunduğu gemiyi batırdılar. Ve gemide bulunanların tamamını esir aldılar. Beş yıl,Sekiz ay Sibirya'daki esaret hayatından sonra kaçarak,Haziran 1920'de yurda döndü. Doğu Cephesinde,Büyük Taarruz'dan önce de Batı Cephesinde hizmetler gördü. Savaştan sonra İzmir'deki Hava Okulu'na öğretmen olarak atandı. Kasım 1925'te 47 yaşında ve binbaşı rütbesinde iken kendi arzusu ile emekli oldu.

1933 yılında;Türkiye'nin ilk pilotu,yine Türkiye'nin ilk hava taşımacılığı teşkilatı olan Hava Yolları Devlet İşletme İdaresi'nin başına müdür olarak getirildi. Bu hizmette bir yıla yakın bir zaman kaldıktan sonra,ömrünün kalan yıllarını Türk Hava Kurumu'na verdiği hizmetler ile geçirdi.

Saygılarımla 
Yavuzalp Özcan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder